29 Ekim 2017 Pazar

8 Numaralı Kutu


Doktorun biri yeni bir muayenehane açmış.
Kapıya yazmış; “Vizite ücreti 100 TL İyileştiremediğimiz hastaya beş mislini geri veriyoruz”
Vizite pahalı ama, doktor gerçekten iyi doktor.
Her gelen hasta iyileşip gidiyor.”
Doktorun ünü her geçen gün artıyormuş.
Uyanığın biri doktora gidecek, iyileşmeyecek ve beş misli parayı geri alacak ya, kapıyı çalmış.
“Doktor! Ağzımın tadı hiç yok. Öyle kötüyüm ki, hiçbir şeyin tadını alamıyorum.”
Doktor, adama şöyle bir bakmış, hemşireye seslenmiş:
“Hemşire Hanım! Sekiz numaralı kutuyu getirin.”
Hemşire, adama uzatmış kutuyu, adam, bir kaşık içindekinden yemiş ve anında tükürmüş.
“Ama bu b.k!”
Doktor, sakin:
“Evet! İyileştiniz. Tat alıyorsunuz artık.
“Adam, parayı ödemiş, sinirleri tepesinde; gitmiş.
Aradan birkaç ay geçmiş. Büyük bir hırsla yeniden kapısına dayanmış doktorun.
“Doktor Bey, bende hafıza kaybı başladı.
Her şeyi unutuyorum!
“Doktor, adama şöyle bir bakmış yine, hemşireye dönmüş:
“Kızım, sekiz numaralı kutuyu getirir misin?” demiş.
Adam, hemen itiraz etmiş, “Ama, o kutuda b.k var!”
Doktor:
“Doğru! Bakın, hafızanız da yerine geldi!
“Adam, ağlamaklı, hırsla ödemiş parayı çıkmış dışarı.
Kurmuş da kurmuş intikam plânlarını.
Birkaç ay sonra:
“Doktor! Bende iktidarsızlık başladı.
Durumum kötü, hiçbir şey yapamıyorum.
“Doktor, adamı gözüyle şöyle bir inceleyip:
“Hemşire Hanım, sekiz numaralı kutuyu getirir misin?” diye seslenince adam, tüm hırsıyla:
“S…cem, seni de sekiz numaralı kutunu da!” diye bağırmış..
Doktor gayet sakin, “Geçmiş olsun! Bakın, artık yapabiliyorsunuz!”

20 Ekim 2017 Cuma

Türk kadını


Bütün milletin kadınları toplanmış baslamıslar muhabbete kocanız sizi aldatsa ne yaparsiniz diye.
İngiliz: Ben sevgilisini öldürürüm.
Amerikalı : Ben kocamı öldürürüm
İspanyol: Ben kendimi öldürürüm
Japonyali : İlk önce sevgilisini, sonra kocamı, en sonunda kendimi öldürürüm.
Sıra gelmis Türk kadının cevabına: 
-Benim kocam yapmaz.

Kuru Fasulye


Bu hikaye kuru fasulyeye bayılan bir adamın Hikayesi. Fakat bu aşırı
düşkünlük her zaman onu utandıracak etkisini gösteriyormus. Birgün bir kıza
aşık olmuş. Evlenmeleri kesinleştiğinde 
"karım benim bu halime katlanamaz"
deyip fasulye yemekten vazgeçmiş. Evlendikten bir kaç ay sonra işten eve
gelirken yolda arabası arızalanmış. Kasabada yaşadıkları için evi arayıp
yürümek zorunda olduğunu ve geç gelebileceğini söyleyip telefonu kapatmış.
Yolun üzerinde bulunan bir Lokantanin'nin yanından geçerken fırında fasulye kokusu
etrafını sarmış. Yolunun uzun olduğnu ve fasulye yese bile etkisinin eve
varıncaya kadar geçeceğini düşünmüş. İçeri girmiş cıkana kadar üc büyük
porsiyon yemiş. Tüm yol boyunca "pit-put" ata ata eve gelmiş. Karısı onu
kapıda karşılamış ve heyecanla 
"Sevgilim sana akşam yemeğine en güzelsürprizi hazırladım" 
demiş ve gözlerini bağlamış. Adamı masanın başına
oturtup bandı açmaması için söz almış. Bu sırada adam içinden bir tane daha
geldiğini farketmiş. Tam karısı gözündeki bandı çıkaracakmış ki telefon
çalmış. Kadın gidip telefona bakmış. Karısı gittiği icin adam firsat bu
firsat deyip ağırlığını bir bacağına verip salmış. Sadece gürültülü çıktığı
ile kalmamış, bozuk yumurta gibi de kokmuş . Adam bir süre nefes alma
zorluğu çekmiş ve etrafındaki havayı dağıtmak için peçeteyi kullanmış. Tam
rahatladım derken yeni bir tane daha gelmiş. Ayağını kaldırıp "rriiiipppp"
diye salmış. Bu seferki hakikaten kocaman bir şeymiş. Camlar zıngırdayıp,
masadaki tabaklar yerinden oynamış ve bir dakika sonra masadaki çiçekler
solmuş. Karısının hala telefonla konuşup konuşmadığına kulak kabartmış ve
söz verdiği üzere gözündeki bandı çıkarmamış. Neyse ki karısı konuşmaya
devam ediyormuş. Adam on dakika boyunca hep böyle salıp peçeteyle kokuyu
uzaklaştırmış. Telefondaki "bye-bye" lardan konuşmanın bitmeye yakın
olduğunu anlayınca peçeteyi düzgün bir şekilde dürüp kucağına bırakmış ve ellerini üzerine
koymuş. Karısı geri döndüğünde tam bir masumiyet tablosu çizip memnun bir
şekilde gülümsüyormuş. Karısı uzun konuşmadan ötürü özür dilemiş ve
gözündeki bandı açıp açmadığını sormuş. Açmadığına dair söz alınca "sürpriz"
diye haykırmış.
Adam dehşetle doğum günü partisi için masanın etrafina oturmuş olan oniki
kişiyi görmüş.

Havadis


Temel askerdeyken izinden yeni dönen arkadaşı Dursun'a sormuş:
"Ula Dursun ha bakayım memlekette neler oliyii?"
"Pek bisii yoktir"
"Nassi yoktir? hic bişii mi olmaayi?"
"Yalnizca sizin kedi öldi."
"Yapma yavv"
"Heee...öldi..köpekten azcuk sonra öldi"
"La Köpek te mi öldi?"
"He yaa.. sizin atın kemikleri boğazına takıldi sonra öldi"
"Atta mı öldi?"
"Babanın cenazesini taşırken uçurumdan düşti"
"babam da mi öldi?"
"Ananın acısına dayanamadi?"
"Anamda öldi hee?..vah vah desene bizim ocak sönmüş
"Valla şindi bilmiyom ama ben geliyken daha yaniydi"

Bulmaca


İki Trakyalı bulmaca çözüyormuş.
- Dört harfli bir hayvan ne?
-OROZ. be ya..
-Dur yazmayalım, İNDİ de olabilir..

Ben türküm


Bir gün Viyana'da bir Avusturyalı, bir Türkün arabasına binmiş. Yolda giderken trafik lambalarını olduğu yere gelmişler. Kırmızı ışık yanmasına rağmen, bizim Türk gaza basıp geçmiş. Avusturyalı şaşkın şaşkın sormuş:
- Kırmızı ışıkta niye geçtin?
Bizimki kendinden emin bir ifadeyle yanıtlamış:
- Ben Türküm!..
Yola devam etmişler ve karşılarına yine kırmızı ışık gelmiş, bizim Türk gaza basıp geçmiş. Avusturyalı biraz da alaylı bir ifadeyle sormuş:
- Niye kırmızıda geçtin?
Bizimki de aynı emin ifadelerle cevap vermiş:
- Ben Türküm!..
Epeyce bir yol aldıktan sonra yine lambalara yaklaşmışlar. Trafik ışıkları yeşil yanıyormuş, bizim şöför durmuş. İyice şaşıran Avusturyalı arkadaşı uyarmış:
- Yahu niye durdun? Devam etsene!..
Bizim Türk çekingen bir sesle yanıt vermiş:
- Olmaz, bir Türk geçebilir!..

Firar

Mahkumlar firar..
– Amirim bütün mahkumIar kaçtı !
+ Ne ? nasıI oIur, ben size bütün çıkışIarı tutun demedim mi?
– Girişten kaçmışIar.

Spagetti

Bir doktor, hemşiresi ile gizli gizli buluşuyormuş. Bu buluşmalardan bir 
süre sonra, hemşire hamile olduğunu söylemiş. Fakat doktor, bu olayı 
karısının duymasını istemediğinden, hemşireye yüklü bir miktarda para 
uzatarak, demiş ki:
– Hemen İtalya’ya git ve çocuk doğana kadar orada kal.
– Bebeğin doğduğunu sana nasıl haber vereceğim?
– Bana hemen bir kart gönder ve arkasına “spagetti” diye yaz, ben durumu 
anlarım, başka bir açıklama yapmana gerek yok.
Hemşire parayı almış ve uçağa binip İtalya’ya gitmiş. 9 ay sonra, bir gün 
doktorun karısı evden aramış:
– Sevgilim, bugün postadan senin adına İtalya’dan postalanmış ilginç bir 
kart geldi, fakat ne anlama geldiğini anlayamadım.
– Peki karıcığım, ben akşama eve gelince sana gerekli açıklamayı yapacağım.
Doktor akşam eve gelmiş, kartı almış ve okuyunca; kalp krizi geçirmiş ve 
olduğu yere yığılıp kalmış. Acil yardım ve tibbi mudahelelerin sonunda; 
doktor yavaş yavaş kendine gelmeye başlamış. Müdahale eden meslektaşları, 
doktorun elinde sıkı sıkıya tuttuğu kartı alıp bakmışlar. Kartta aynen 
şunlar yazıyormuş:
“Spagetti, spagetti, spagetti, spagetti!.. İkisi sosisli; ikisi sade!..”

15 Ekim 2017 Pazar

Memnun kalmayan

Temel İstanbul'daki hemşerilerini bir araya getirmek amacıyla bir gece düzenler. Herkesin katılmasını sağlamak içinde gönderdiği davetiyenin altına " Memnun kalmayana ödediği paranın iki katı iade edilecektir" diye not düşer
 Temel o gece eğlencenin sonunda sahneye çıkar ve mikrofonu eline alıp şöyle der;           
- Hemşerilerim verdiğim sözü yerine getireceğim. Bu geceden memnun olanlar ayağa kalksın. Ayağa kalkmayanlara ödediği paranın iki katını vereceğim.             
Temel bu sözlerini bitirdikten sonra mikrofonu bırakıp sahneden inerken 
"" İstiklal Marşı" çalmaya başlar.

14 Ekim 2017 Cumartesi

TEMEL BABA


Temel karısını doğum için hastahaneye getirir. Ve heyecanlɑ bekler. O sırada ßirisi sorar:
- Kaçıncı çocuğunuz efendim?
- Onuncu uşağım.
- Peki kaç yıllık evlisiniz?
Temel:
- Yeni evliyiz.
Arkadaş şaşırarak;
- Fakat nasul olur?
- Haçen niye anlɑmayusun? Hanım orda ßir doğuruyu, ben de burda dokuz doğuruyum.

Zeka testi




Dursun’la Temel, bebeklerini parkta dolaştırıyorlardı.
Dursun 12 aylık bebeği yürüyor, Temel’in 22 aylık bebeği ise kucakta..
-Övünmek cibi olmasun benimçi çok akillidur, dedi Dursun.
Temel’in cevabı daha bi gariptir:
-Benimçi daha akilli daa! 20 aylik oldu hala kendini taşıtayi..

Augustus fikrasi

 İmparator Augustus (fıkranın başka formlarında dönemin Sicilya Valisi de olabiliyor) kendisine ikizi kadar benzediği söylenen taşralı bir vatandaşı huzuruna çağırır ve benzerliği kendi gözleriyle de gördükten sonra merakla sorar: 
-“Annen eskiden hiç Roma’ya gelir miydi?” 
Vatandaş cevap verir: 
-“Hayır ama babam çok sık uğrardı.” 





AUGUSTUS (M.Ö.63 – M.S.14)
Roma İmparatorlarının en ünlülerinden biridir. Asıl adı Gaius Sezar Octavianus’tu. “Augustus” (Ulu) unvanı kendisine Roma Senatosu tarafından serilmiştir. Önce “Octavius” adı altında tanınan Augustus Roma’ da doğdu. Senato üyesi Gaius Octavius’un oğlu, İulius Sezar’ın yeğenidir.
Augustus on sekiz yaşındayken Sezar onu kendine manevi evlat ve yegane varis olarak kabul etti. O sıralarda, Sezar İspanya’daydı. Augustus oraya, onun yanına gitti. Sonra Parth’lara karşı bir sefer hazırlamak üzere İllyria’daki kıtaların yanına gönderildi. Augustus velinimeti olan Sezar’ın ölümünü orada öğrendi. Bunun üzerine hemen Roma’ya döndü.
O zaman Roma’da konsül bulunan Marcus Antonius kendisini Sezar’ın siyasi varisi olarak göstermişti. Gerçekte Sezar’ın manevi evladı Augustus’tu. Bu bakımdan, Augustus bu hakkın kendisine ait olduğunu iddia etti. Bunun üzerine Antonius’la araları açıldı. Roma Senatosunun üyeleri Antonius’u sevmiyorlardı. Üstelik Cicero gibi çok kuvvetli bir hatip de bu husumeti destekliyor ve körüklüyordu.
Augustus o zamanlar on dokuzunda, zayıf, soluk benizli bir delikanlıydı. Askerlik kabiliyeti orta idi. Yalnız bütün bunların yanında, sırtını büyük bir kuvvete dayamış bulunuyordu: Sezar onu resmen varis ilan etmişti.
M. Ö. 43’te Augustus, Mutina savaşında Antonius’a karşı çarpıştı, fakat yenildi. Bu yenilgi üzerine Senato kendisine yüz çevirince Augustus, Antonius’la barıştı. Aralarına Lepidus’u da alarak İkinci Triumviratus’u kurdular. Bu üçlü birliğin kurucuları doğu bölgesinde hala cumhuriyet taraftarı olan ve başında Brütüs ile Cassius bulunan orduyu Makedonya’da yendiler. Philippi’de iki savaş oldu. Cassius ilk savaşta, Brütüs da ikincisinde öldüler.
Doğuda kalan Antonius, Kleopatra’ya karşı duyduğu aşırı ihtirası yüzünden, şahsiyetini kaybetmeye başlamıştı. Roma’nın hem şerefi hem de emniyetiyle oynuyordu. Triumviratus’un beş yılı dolmuş bulunuyordu. Bu süre sonunda Antonius’un yetkilerinin devamı hususunda yeni bir karar alınmadı. Senato adına Augustus’un açacağı savaşa milli bir hüviyet vermek üzere doğrudan doğruya Kleopatra’ ya karşı açıldı. Mısır Kraliçesinin deniz savaşlarındaki bilgisizliği ve yetersizliği yüzünden Antonius Aktion’da bozguna uğradı, savaşı kaybedince de kendini öldürdü. Öte yandan, Kleopatra, bu savaşı kazanan kahramanı cazibesiyle tesiri altına almaya çalıştıysa da başarı elde edemeyince o da kendi eliyle hayatına son verdi. Artık Augustus dünyanın tek hakimi kalmıştı.
İç savaşlardan bıkkınlık getirmiş olan Roma sulh ve sükun istiyordu. Augustus bunu sağladı. İanus tapınağını kapadı. İdare düzenini yavaş yavaş imparatorluğa çevirdi. Görünüşte hükümet şekli değişmemişti; yalnız, önceleri birçok kimse tarafından paylaşılan iktidar unsurlarını Augustus şimdi kendi elinde toplamıştı. Augustus unvanı da kendisine işte bu sırada verildi. Aynı zamanda, bütün silahlı kuvvetlerin başkomutanı olan Augustus “imparator” ilan edildi. Bundan sonra Augustus her yıl yeniden konsül seçildi. M. Ö. 12 yılında başrahip oldu.
Augustus becerikli bir insandı. Roma’nın gelişmesinde çalışkanlığı ve yumuşak karakteri büyük rol oynamıştır. Onun zamanında büyük devrimler yapıldı. Eski Roma’nın çehresi baştan aşağı değişti. Augustus tuğla evlerden meydana gelmiş bir şehri mermerden bir şehir haline getirmekle övünmüştür. Sanat ve edebiyat onun zamanında en parlak devirlerinden birini yaşadı.
Augustus’un yaptığı işler hakkındaki bilgi, Ankara’daki Augustus Tapınağı duvarlarınch bulunmuştur. “Monumentum Ancyranum” (Ankara Anıtı) adı ile anılan bu belge Augustus tarafından yetmiş altı yaşındayken kaleme alınmış ve imparatorun ölümünden sonra Senatoda Tibreius tarafından okunmuştur.

3 Ekim 2017 Salı

Yaylalar

Temel, gece vakti mezarliktan geçmek zorundadir, ama çok korkar.
Arkadaslari ‘korkma yahu’ derler:
– Mezarliktan geçerken sarki söylersin; hiçbirsey olmaz.
Temel çaresiz bu öneriyi kabul edip mezarliga girer.
Zifiri bir karanlik, Temel korku içinde ve baslamis bir türkü
söylemeye:
– Ay Aksamdan isiktir!
Ve hemen ardindan müthis bir koro:
– Yaaaylalar, yaylalar!..

Is bankasi

Temel sehirlerarasi seyahatinde treni tercih etmis ve yatakli olan kompartmana yerlesmis.Az sonra kompartmana cok guzel bir kadin gelmis vetanismislar.Kadin Is bankasinda calisiyormus. Uzun bir sohbetten sonra gece olmus ve yatmak uzere kompartmandaki ranzayi acmislar. Kadin ust kata, Temelde altkata yerlesmis. Yatmalarindan 10 dakika sonra kadin pijamasinin ustunu cikartip yere atmis. Temel bunu gorunce kadinin kendisinden birseyler bekledigini dusunerek kadinin yatagina alttan hafifce vurarak:
– “Handan Hn”
– “Buyrun Temel bey”
– “Is bankasinin kapilari acildi mi acaba?”
– “Ne munasebet Temel bey teessuf ederim, bu davranisiniz cok cirkin”
– “Ozur dilerim Handan Hn. ben sanmistim ki … !!!”
Yaklasik on dakika sonra kadin pijamasinin altini cikarmis ve yeniden yere atmis. Temel bunu gorunce cildiracak gibi olmus ve kendini tutamayarak yeniden kadinin yatagina hafifce vurmus.
– “Handan Hn”
– “Buyrun Temel bey”
– “Is bankasinin kapilari acildi mi acaba?”
– “Temel by lutfen kendinize gelin, cok ayip.”
Temel olanlar karsinsinda cok zor durumdaymis ama dayanacak durumda da degilmis. Yine de saetmis ancak 5 dakika sonra kadin bu defa camasirinin ustunu cikarmis ve atmis. Saedemeyecek durumda olan Temel yeniden ranzaya vurarak:
– “Handan Hn”
– “Buyrun Temel bey”
– “Is bankasinin kapilari acildi mi acaba?”
– “Temel bey bu son olsun lutfen, bir daha ayni sey olursa guvenligi cagiracagim.”
Temel buyuk bir hayal kirkligi ile yeniden yatmis. 5 dakika sonra kadin camasirinin altini cikartip yere atmis ve bu defa kadinda istekliymis ama aradan 10 dakika gecmesine ragmen
Temelden ses gelmeyince uyudugunu sanarak endiselenmis ve dayanamayarak seslenmis:
– “Temel By” – “Buyrun Handan Hn”
– “Temel By Is bankasinin kapilari acildi da !!!”
– “Gerek kalmadi Handan Hn, biz ceki elden bozdurduk !!! ”

Postane


Temel hızla postaneden içeri girip 
''Demin atmış olduğum mektubu geri istiyorum.''
Memur şaşırarak 
''Neden?''
''Yanlışlıkla fazla pul yapıştırmışım,