12 Mart 2016 Cumartesi

Kendi bildiğin gibi yaşamak!

Bildiklerimizle değil, alışkanlıklarımızla yaşıyoruz. Çimenler mavi, denizler kırmızı olsaydı ne tuhaf olurdu değil mi? İlk başta bu soruya evet dersin. Ama öyle değil işte, doğduğumuzda çimen mavi, deniz kırmızı olsaydı; biz, şimdi, "Çimenler yeşil olsaydı ne kadar tuhaf olurdu." diye düşünecektik.
Birileri biz doğduğumuzda bize sivrisineğin sevimli bir hayvan olduğunu söyleseydi, şimdi bir çoğumuz evde sivrisinek besliyor olurduk...
Bize neyin yanlış, neyin doğru olduğunu başkaları anlatmış, biz de öylece kabul etmişiz. Sevgili okurum, dostum, gel kıralım bütün zincirleri. Bizim de kendimize ait doğrularımız olsun. Sadece birilerinin dediği gibi değil, biraz da kendi bildiğimiz gibi yaşayalım. Göreceksin, kısa bir zaman sonra her şey nasıl da değişecek.
Kendi bildiğin gibi yaşamak! Elbette ki bu %100 mümkün olamaz. Olmamalı da. Tamamen kendi bildiğin gibi yaşamaya kalkarsan; bu, tüm toplumu ve sosyal çevreni yok sayman demektir ki, bu yapılabilecek en büyük hata olurdu. Ama birileri kırılmasın diye bu kadar kasılmanın da bir esprisini göremiyorum. Konuşmalıyız. Birbirimizle konuşmalıyız.
Adamın gözünde çapak var ve sen sırf o adam üzülmesin diye bunu ona söyleyemiyorsun. O da, akşama kadar iğrenç iğrenç dolaşıyor...
Bunu yarın denesene: Paçanın birini kıvır ve otobüse bin! Herkes senin paçana bakacak ama kimse "Beyefendi / Hanımefendi paçanızı düzeltin." demeyecek! Trans-paran düşünmek zorundayız. "Seni sevmiyorum Erdal." diyebilmelisin, ben de sana, "Sen beni sevmiyorsan ben seni hiç sevmiyorum." demek yerine, beni neden sevmediğini sorabilmeliyim. Sen de bana gerekçeni anlatmalısın... Eğer bunu başarabilirsek, herkes iyi olmayan yönünü kısa bir zamanda düzeltebilir.
Sürekli farkında olmadan burnunu karıştıran bir insanı uyarmazsan, o zaten farkında değil, bu huyundan nasıl vazgeçer ki? Çok sıkıcı konuşan ve konuşmaktan da zevk alan bir insanı eğer uyarmazsan susmayı nasıl tercih eder? İnanılmaz bir inatla zor olanı tercih ederek, o insanla daha az görüşmeye çalışıyorsun, ondan kaçıyorsun. İlle de dinlemek zorundaysan tiyatro yapıyorsun. Halbuki yapman gereken şu: Söz konusu gevezeyi bir kenara çekerek, "Bak dostum, sen konuşmayı çok seven bir insansın. Ama insanlar senin konuşmalarından bazen sıkılıyorlar. Bence daha az konuşmalı daha çok dinlemelisin." demen gerekiyor. Sana küsse de, darılsa da emin ol ki, bu cümleyi dikkate alarak daha az konuşacaktır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder