16 Eylül 2013 Pazartesi

BİLİMSEL SIR

Bir kimyacı, bir fizikçi, bir jeolog, bir matematikçi ve bir de antropologdan oluşan bir grup bilim adamı bir araştırma gezisi sırasında çok şiddetli bir yağmura yakalanmışlar. Sel tahribatı sonucu yolda ulaşım kesildiği için zorunlu olarak köyün birinde bir eve konuk olmuşlar.
Ev sahibi konuklarıyla hoşbeşten sonra onlara bir şeyler ikram etmek için yanlarından ayrılmış.
Salonun ortasında, yaklaşık bir metre yüksekliğinde, geniş ve büyük bir taş platform üzerine kurulu olan soba konukların dikkatini çekmiş; kendi aralarında, sobanın niçin bu taşın üzerine kurulmuş olabileceğini tartışmaya başlamışlar. Kimyacı:
–"Arkadaşlar!" demiş, "Bakın, adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş. Üstelik, böylece daha kolay yakmayı da amaçlamış."
Fizikçi bu düşünceye katılmamış:
–"Bence..." demiş, "Ev sahibimiz sobayı yükselterek, konveksiyon yoluyla mekânın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş."
Jeolog dudak bükmüş:
–"Hayır baylar, hayır! Yanılıyorsunuz." demiş, "Biliyorsunuz, burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan, herhangi bir deprem anında soba yıkılacak olursa ateş taşların üzerinde kalsın, yerdeki halıyı tutuşturup, yangına yol açmasın diye düşünmüş."
Matematikçi gülmüş:
–"Yahu arkadaşlar!" demiş, "Allah'ın köylüsü ne anlar aktivasyon enerjisinden, konveksiyondan, tektonik hareketlilikten? Görmüyor musunuz, sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş; böylece de odanın her tarafının eşit bir şekilde ısınmasını sağlamış."
Antropolog atılmış:
–"Peki arkadaşlar!" demiş, "Adamcağız, ilkel topluluklarda görülen ateşe tapma benzeri bir tür saygı inancıyla böyle yapmış olamaz mı?"
Tartışma bu şekilde sürerken ev sahibi elinde çay tepsisiyle salona girmiş. Konuk bilim adamları, merak içinde sobayı niçin bu yüksek taşın üzerine kurduğunu sormuşlar. Adam şaşırmış:
–"Niye mi?" demiş, "Boru yetmedi de ondan!"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder