16 Eylül 2013 Pazartesi

Ne burunsa

Adamın biri her gün lokantaya geliyor; masaya servis açılır açılmaz, önündeki servis tabağını, çatal kaşığı koklamaya başlıyor ve garsona dönüp bilgiç bir tavırla:
–"Hımm!" diyormuş, "Bugün yine mönüde yayla çorba, haşlama ve pilav var, değil mi?"
Buna bir türlü akıl erdiremeyen garson da her seferinde hayretten açılmış gözlerle:
–"Vay bee!" diyormuş, "Vallahi yine bildiniz!"
Adam, hiç de mütevazı olmayan tavrıyla, böbürlenerek:
–"Hiç kafa yorma delikanlı, ben her şeyi bilirim. Bunu nasıl başardığımı sen anlayamazsın." diye karşılık veriyor, sonra siparişini söylüyor, yemeğini yiyip, hesabı ödüyor ve gidiyormuş.
Bu durum uzun zaman aynı şekilde sürüp gitmiş. Garson, artık düşünmekten hastalanmak üzereymiş. Adamın boş tabağı, çatal kaşığı koklayıp da, mönüdeki yemekleri tahmin edebilmesini açıklayamıyormuş bir türlü. Sonunda dayanamamış, gidip durumu patronuna anlatmış. Birkaç gün, belli etmeden patron da izlemiş bu garip müşteriyi ve özellikle ukala tavrından hiç hoşlanmamış. Garsonu yanına çağırmış:
–"Tamam, müşteri velinimetimiz; ama, bu biraz fazla oluyor." demiş. "Bunun yaptığı ukalalık tahammül edilir gibi değil. Biliyorsa biliyor, birader! Her gün hava atmasına ne gerek var? Yarın o geldiğinde sen bana haber ver, ben ona yapacağımı bilirim."
Ertesi gün yine her zamanki gibi müşteri gelmiş, boş masalardan birine oturmuş. Garson hemen koşup patrona onun geldiğini işaret etmiş. Patron bulaşıkhaneye geçmiş, boş tabakla çatal, kaşık, bıçak, tüm servis malzemesini toplamış, orada kan tere batmış bir durumda bulaşık yıkayan bulaşıkçı kadının terden sırılsıklam olmuş yüzüne, giysilerine sürmeye başlamış. Daha kadıncağız neye uğradığını anlayamadan tüm servis malzemesini garsonun eline tutuşturmuş:
–"Haydi, götür bunları! Bakalım bugünkü mönüyü de bilecek mi?" demiş.
Garson, nihayet ukala müşteriye haddini bildirecek olmanın sevinciyle bir koşuda müşterinin masasına ulaşmış. Hoşbeşten sonra servisi açmış, beklemeye koyulmuş.
Adam, yine her zamanki gibi tabağı, çatal kaşığı koklamış; bu kez her zamankinden farklı olarak hepsini birer kez daha koklamış. Sonra, biraz hayret, biraz şaşkınlık içinde yüzünü garsona çevirmiş:
–"Yahu!" demiş, "Şu bizim sümüklü Kezban burada mı çalışıyor?"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder