Temel evlenir iki ay geçer ama tık yok,
Haber önce Fadimenin annesine, oradan tüm
mahalleye ve tabii ki Dursunun kulağına gelir.
İlk karşılaşmada Dursun dayanamaz sorar.
-Evlilukk nasıl gidey
Temel
-İyi gidey
-Ula Nasıl böyle dersun tık yokmuş daha?
Temel:
-Henüz hiç bir kötülüğünü gormedim ki.
26 Kasım 2016 Cumartesi
Niye sasurdun?
-"Inanmayacaksın ama evde bunlardan bir çift daha var!...
23 Kasım 2016 Çarşamba
Bahane
Kuzuyla kurt bir dere kıyısında karşılaşırlar. Kuzu olacaklardan habersiz,
‘Günaydın efendim’ der ve
‘nasılsınız’ diye sorar. Kurt tersler ve
‘bana kibarlık yapma, seni yiyeceğim’ der. Kuzu saf saf sorar:
‘Ama ben size ne yaptım ki?’
Kurt bir dakika duraklar, kurtlarla kuzular arasındaki ebedi ve ezeli yiyen, yenilen ilişkisini anlatmaya çalışmasının bir faydası olmayacak, bir bahane uydurur:
‘Suyumu bulandırıyorsun…’ der. Kuzu bütün samimiyetiyle itiraz eder;
‘Ama ben suyun alt tarafındayım, sizin suyunuzu nasıl bulandırabilirim?’
Kurt, bu yanıta dayanamaz ve son sözünü söyler:
‘Olsun ben yine de seni yiyeceğim’
iki rekat
Bir çobannın sürüsü hastalıktan telef olmaya başlar. Çoban ne yapsa da kar etmemektedir. Nefesi kuvvetli bir Hocaefendi çobana ‘her koyun öldükten sonra iki rekat namaz kıl’ diye öğüt verir. Çoban, sürekli namaz kılmaya başlar. Ama ne yapsa nafiledir. Elde son bir kuzu kalır, çoban da namazdan vazgeçip dertli dertli onu seyretmeye koyulur. Tam o sırada son kalan kuzu oynaşırken, yoğurt bakracını devirmesin mi? ‘Bana bak’ der çoban,
‘tepinip durma, şimdi iki rekat namaz kılarım, sen de öbür dünyayı boylarsın…’
Sapik
Kümesin horozu ihtiyarlamış, artık iş (!) göremez hale gelmiş… Kümesin sahibi de bunun üzerine tutmuş, genç bir horoz satın almış. Genç horoz, mağrur bir edayla adımını kümesten içeriye tam atmış ki, yaşlı horoz önüne çıkmış. ‘Bak’ demiş, ‘artık benim dönemim sona erdi. Bunu ben de kabul ediyorum. Bundan sonra bu kümesin kralı sensin ve benim yerimi sen alacaksın. Gel şu devir-teslim işlemini benim gururumu inciltmeden yapalım!’
Genç horoz, ‘nasıl yani’, deyince, yaşlı horoz devam etmiş: ‘Seninle yüz metrelik bir yarış yapalım. Nasıl olsa sen kazanacaksın… Ama sonuçta, sen yarışı kazanmış biri olarak bu kümesin başına geçersen tavuklar nezdinde itibarın daha da artar.’ Yanıt olumlu olunca yaşlı horoz
; ‘Ama senden ufak bir ricam daha var,’ diye ilave etmiş, ‘bana bu yarışta üç-beş metre avans tanıyacaksın. Yani koşuya ben biraz önden başlayacağım.’ Ve tavukların önünde yarış başlamış. Tam o sırada kümesin sahibi manzarayı görmesin mi? Elindeki tüfeğin tetiğine davranmış;
‘Ulan bu horoz sapık çıktı!’ diyerek genç horozu vurup öldürmüş.
ÖKüz deyip gecme
-“yahu bu öküz bizim, sen niye ağlıyorsun?” Öteki,
-“Haydi oradan canım, öküz benim!” deyip tartışmaya başlamışlar. Tartışma kızışmış. İş tatsızlığa varmak üzere imiş ki, büyük kardeşin gözü parlamış,
- “yahu, dur bakalım, bu öküz ikimizin ise, biz birbirimizin nesi oluruz?” Öteki
- “o halde biz kardeşiz!..” deyip ağabeyinin elini öpmüş. İki kardeş orada birbirine sarılıp hasret gidermişler.
YAKTIN BENİ
Adamın biri kendine çok güçlü bir büyü yaptırmak istemiş. Tutmuş ülkenin en ünlü büyücüsüne gidip durumunu anlatmış. Ünlü büyücü büyüyü yaptıktan sonra adama şöyle demiş:
"Bu büyüyü ay ışığında havaya doğru salla, yalnız sallarken sakın aklına dişi tilkinin kuyruğunu getirme." Adam da bunun üzerine
"Yaktın beni büyücü!" demiş. "Şimdi artık aklımdan hiç çıkmaz ki dişi tilkinin kuyruğu!"
"Bu büyüyü ay ışığında havaya doğru salla, yalnız sallarken sakın aklına dişi tilkinin kuyruğunu getirme." Adam da bunun üzerine
"Yaktın beni büyücü!" demiş. "Şimdi artık aklımdan hiç çıkmaz ki dişi tilkinin kuyruğu!"
Demirel den anekdotlar
Sami Süleyman Gündoğdu Demirel 1 Kasım 1924 Isparta doğumlu, Türk inşaat mühendisi ve siyasetçi. Türkiye Cumhuriyeti'nin 9. cumhurbaşkanı olup, 1965-1993 yılları arasında da 7 farklı hükümette yaklaşık 12 yıllık bir süreyle başbakanlık yaptı.
Siyaset sürecinde birbirinden önemli hala akla gelince tebessüm ettiren bazı sözler sarf etti. İşte Süleyman Demirel'den inciler.
''Genelevleri kapatalım da, millet bizi mi sevsin?"
NERESİNİ SIKACAKTIM
60’lı yıllar… Kıbrıs meselesi nedeniyle İngiltere’yle Türkiye’nin arası kötü. Tam da bu sırada Demirel İngiltere’ye ziyarete gidiyor. Dönüşte gazetecilerle arasında geçen diyalog ise şöyle:
-Efendim, neden İngiliz Dışilişkiler Bakanı’nın elini sıktınız?
-Neresini sıkacaktım kardeşim.
BENZİN VARDI DA BİZ Mİ İÇTİK?
Süleyman Demirel’in, zamanında benzin yokluğu hakkında kendisine gazetecilerden yönelen sorulara verdiği efsanevi cevap.
Bu cevap şöyle devam etmiştir: Su mu daha değerlidir benzin mi? Tabii ki su, benzin içilmez ama su içilir.
Bu cevap şöyle devam etmiştir: Su mu daha değerlidir benzin mi? Tabii ki su, benzin içilmez ama su içilir.
12 adalar
Demirel Başbakan. 12 ada konusunda Yunanistan ile yine sorun yaşanmış, karşılıklı kılıçlar çekilmiş. Ertesi gün kabine toplanmış ve toplantı uzun saatler sürmüş. Dışarıda gazeteciler merakla yapılacak olan açıklamayı bekliyor:
- Sayın Başbakan, Yunanistan Ege Denizi'nin bir Yunan gölü olduğunu iddaa ediyor. Cevabınız ne olacak?
- Ege bir Türk gölü değildir. Ege bir Yunan gölü de değildir. Ege zaten bir göl de değildir!!!
- Ege bir Türk gölü değildir. Ege bir Yunan gölü de değildir. Ege zaten bir göl de değildir!!!
ÜSTÜNE OTURALIM MI OTURMAYALIM MI?
‘70 sente muhtacız !
Türkiye’de 70’lerin sonunda yaşanan ekonomik krize atfen sarf edilmiştir. Demirel, dış ticaret açığındaki artışı ve döviz darboğazını bu sözle ifade etmiştir.
Ben altı kere gittiysem yedi kere geldim: Başbakanken bir programda kendisine "sizi o bulunduğunuz yerden altı defa indirdiler, hala orada nasıl duruyorsunuz?" diyen gazeteciye verdiği cevap
Türkiye’de 70’lerin sonunda yaşanan ekonomik krize atfen sarf edilmiştir. Demirel, dış ticaret açığındaki artışı ve döviz darboğazını bu sözle ifade etmiştir.
Ben altı kere gittiysem yedi kere geldim: Başbakanken bir programda kendisine "sizi o bulunduğunuz yerden altı defa indirdiler, hala orada nasıl duruyorsunuz?" diyen gazeteciye verdiği cevap
Beşiktaş'ı niye sormuyorsun? (kendisine fenerbahçeyi mi, yoksa galatasarayı mı tuttuğunu soran muhabire cevaben)
ŞAPKAYI GAPTIRMAM!
Bana, "milliyetçiler adam öldürüyor" dedirtemezsiniz.
Kırıkkale’de cephane fabrikası patlamıştır. neden önlem alınmadığı gazete manşetlerininden inmezken Demirel kendi uslübuyla olayı değerlendirir: Kimin aklına gelir patlayacagı?
Ben bir gün evimde otururken Çankaya'ya çıkayım diyerek çıkmadım.
Duygu Asena'nın ilk popüler olduğu dönemlerde kendisine konu hakkındaki düşünceleri soruldu.
Demirel: "Bunun icabı vardır veya yoktur bu ayrı bir mesele… İcabı yoksa fuzuli bir şey yapılmış olmaz yine de… İcabı varsa feminizim fevkalade bir şeydir"
Kırıkkale’de cephane fabrikası patlamıştır. neden önlem alınmadığı gazete manşetlerininden inmezken Demirel kendi uslübuyla olayı değerlendirir: Kimin aklına gelir patlayacagı?
Ben bir gün evimde otururken Çankaya'ya çıkayım diyerek çıkmadım.
Duygu Asena'nın ilk popüler olduğu dönemlerde kendisine konu hakkındaki düşünceleri soruldu.
Demirel: "Bunun icabı vardır veya yoktur bu ayrı bir mesele… İcabı yoksa fuzuli bir şey yapılmış olmaz yine de… İcabı varsa feminizim fevkalade bir şeydir"
YOLLAR YÜRÜMEKLE AŞINMAZ
Yollar yürümekle aşınmaz
Demirel bu sözü, 8 kasım 1968’de AP Ankara İl Kongerisinde sokaklara dökülen halk için söylemiştir. Daha sonra da “kimse beni yanlış çıkarmak için , bakalım yollar yürümekle eskir mi diyerek daha fazla yürümemiştir" diye geliştirmiştir.
Kendisine yönelik eleştirilere: Kızdırmayın adamı bakayım
1 Şubat 1978, AP Genel Başkanı, Ana Muhalefet Partisi Lideri: Hükümetin başını kontrgerillanın ne olduğunu ve nereye bağlı olduğunu açıklamaya davet ediyorum?
Yollar yürümekle aşınmaz
Demirel bu sözü, 8 kasım 1968’de AP Ankara İl Kongerisinde sokaklara dökülen halk için söylemiştir. Daha sonra da “kimse beni yanlış çıkarmak için , bakalım yollar yürümekle eskir mi diyerek daha fazla yürümemiştir" diye geliştirmiştir.
Kendisine yönelik eleştirilere: Kızdırmayın adamı bakayım
1 Şubat 1978, AP Genel Başkanı, Ana Muhalefet Partisi Lideri: Hükümetin başını kontrgerillanın ne olduğunu ve nereye bağlı olduğunu açıklamaya davet ediyorum?
24 Kasım 1990, DYP genel başkanı, ana muhalefet lideri: Hukuk devletinde bu tür örgütlere yer yoktur. Parlamento'nun bu toplumsal tehlikeye, hukuk dışılığa ve devlet içindeki bu gizli örgütlenmeye karşı çıkması bir görev haline gelmiştir
24 şubat 1993, Başbakan: Kontrgerilla tartışması kadar Türkiye'de havanda su dövülen bir konu yoktur. Deniyor ki, araştıralım. O zaman her şeyi araştıralım, yarın güneş doğacak mı diye araştıralım"
Muhabir: Efendim, derin devlet nedir?
Demirel: Derin devlet, normal devletin raydan çıkmış halidir.
Dün dündür, bugün bugündür.
Bir kış PKK ateşkes ilan ettiğinde o vazgeçilmez üslubuyla devletin bakış açısını çok güzel özetler:
“Kan döken insanlar ‘biz kan dökmekten vazgeçtik’ derlerse, ‘iyi yaptınız, alın size bir mükâfat verelim’ denmesi mümkün değil. Kan döken insanlara ‘aman vazgeçmeyin, kan dökmeye devam edin’ demek de mümkün değil. Kan döken insanlar bundan vazgeçerlerse, bu iyi olmadı demek de mümkün değil.”
Dört kaz teslim etsen, akşama üçünü kaybedip gelir (1980 öncesinde Bülent Ecevit’e)
24 şubat 1993, Başbakan: Kontrgerilla tartışması kadar Türkiye'de havanda su dövülen bir konu yoktur. Deniyor ki, araştıralım. O zaman her şeyi araştıralım, yarın güneş doğacak mı diye araştıralım"
Muhabir: Efendim, derin devlet nedir?
Demirel: Derin devlet, normal devletin raydan çıkmış halidir.
Dün dündür, bugün bugündür.
Bir kış PKK ateşkes ilan ettiğinde o vazgeçilmez üslubuyla devletin bakış açısını çok güzel özetler:
“Kan döken insanlar ‘biz kan dökmekten vazgeçtik’ derlerse, ‘iyi yaptınız, alın size bir mükâfat verelim’ denmesi mümkün değil. Kan döken insanlara ‘aman vazgeçmeyin, kan dökmeye devam edin’ demek de mümkün değil. Kan döken insanlar bundan vazgeçerlerse, bu iyi olmadı demek de mümkün değil.”
Dört kaz teslim etsen, akşama üçünü kaybedip gelir (1980 öncesinde Bülent Ecevit’e)
Enkaz devraldık.
Artık bu cümleyi sarf etmeyen hükümet kalmadı. Seçilir seçilmez ilk olarak "enkaz devraldık" diyorlar ama bu cümleyi siyasi hayatımıza ilk sokan Demirel'in ta kendisidir...
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 'tartışmalı' cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde hiçbir üniversitede protesto gösterisi yapılmamasının dikkat çekici olduğunu ifade etti.
Demirel, "nerede bu ODTÜ'lü öğrenciler?" diye sordu ve sonra istediği tepkiyi aldı:
“Nerede bu ODTÜ'lüler" diyen Demirel'e, odtü senatosu Çankaya seçimine yönelik sert bir bildiri yayımlayarak cevap verdi.
Fırat'ın kenarındaki bir kuzudan ben sorumluyum.
Kırk günde kabak yetişmez.(1978 de CHP'nin 40 günde Türkçe bilmeyen öğretmenleri alıp öğretmen yapması için demiştir.)
Artık bu cümleyi sarf etmeyen hükümet kalmadı. Seçilir seçilmez ilk olarak "enkaz devraldık" diyorlar ama bu cümleyi siyasi hayatımıza ilk sokan Demirel'in ta kendisidir...
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 'tartışmalı' cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde hiçbir üniversitede protesto gösterisi yapılmamasının dikkat çekici olduğunu ifade etti.
Demirel, "nerede bu ODTÜ'lü öğrenciler?" diye sordu ve sonra istediği tepkiyi aldı:
“Nerede bu ODTÜ'lüler" diyen Demirel'e, odtü senatosu Çankaya seçimine yönelik sert bir bildiri yayımlayarak cevap verdi.
Fırat'ın kenarındaki bir kuzudan ben sorumluyum.
Kırk günde kabak yetişmez.(1978 de CHP'nin 40 günde Türkçe bilmeyen öğretmenleri alıp öğretmen yapması için demiştir.)
TEK KELİMEYLE İYİ, İKİ KELİMEYLE İYİ DEĞİL
Demirel'in eski tayfasının bulundugu bir ortamda bir gazeteci sorar
" Sayın Demirel, Türkiye'nin durumunu tek kelimeyle özetler misiniz?"
Demirel'in eski tayfasının bulundugu bir ortamda bir gazeteci sorar
" Sayın Demirel, Türkiye'nin durumunu tek kelimeyle özetler misiniz?"
Demirel: iyi..
Herkes şaşırır, Demirel mevcut duruma iyi demiştir sonuçta. Ama devam eder.
Demirel: Ama iki kelimeyle özetlememi isterseniz "iyi değil"..
Herkes şaşırır, Demirel mevcut duruma iyi demiştir sonuçta. Ama devam eder.
Demirel: Ama iki kelimeyle özetlememi isterseniz "iyi değil"..
O KÖPRÜYÜ BEN YAPTIM
Üniversite ziyaretlerinden birinde sol görüşlü bir öğrenci Demirel’i sıkıştırmaya çalışır.
- Türkiyede yapılan her türlü işi sahiplenmek gibi bir adetiniz var…
- Sen nerde oturuyorsun?
- Niye ki? Kadıköyde!
- Hah işte buraya her gün gelmek için üstünden geçtiğin köprü var ya
- ee evet
- Onu işte ben yaptım!
Türkiye’nin Avrupa Birliği'ne girmek için tarih alma konusunu şu fıkrayla değerlendirmiştir:
"Avrupa Birliği'ne girmek isteyenler sınava alınıyor. Bulgaristan sınava giriyor, 'atom bombası ne zaman atıldı' diye soruluyor. '1945' diyor, 'geçtin' deniyor.
Daha sonra romanya sınava giriyor. 'atom bombası nereye atıldı' deniyor, 'Japonya' diyor, 'sen de geçtin' deniyor.
Türkiye'ye sıra gelince 'atom bombası atıldıktan sonra ölenlerin isimleri, soyadları, doğum yerleri, mesleklerini söyle' deniyor.
Şartlar ne kadar ağır olursa olsun Türkiye ve Avrupa sıkıntıları aşacaktır ve Türkiye, AB'nin tam üyesi olacaktır."
-Abdülkadir Ünek'i EKİ müessese müdürü yaptırmak için,yanımda bir heyetle Süleyman Bey'in Ankara Güniz Sokak'daki evine gittik. Kendisi bizi çok iyi karşıladı. İsteğimizi ilettik ve kendisinden olur cevabını da aldık. Sonra vedalaşıp çıkmak üzere kapıya yöneldik. Ayağım sakat olduğu için iki arkadaşım da koluma girmişti. Fakat olur cevabı almamıza rağmen ben hala kuşkulu idim ve kolumdaki arkadaşlara; ''Bu d..s bizi yine kandırdı galiba!'' dedim. Bunun üzerine, arkamdan ''Hala ikna olmadın mı Sayın Diken!'' diyen Süleyman Bey'in sesini işitmez miyim! Meğer Süleyman Bey bizi uğurlamak için arkamızdan geliyormuş! Çok utandım. O arada keşke yer yarılsaydı da içine girseydim diye düşündüm. İkinci anekdot eski bir müsteşardan. Bir heyetle Süleyman Bey'in Güniz Sokak'daki evine gitmiştik.İçeride başka bir heyet olduğu için bizi bekleme salonuna aldılar. Süleyman Bey içerideki heyeti yolcu edince bizi oturma odasına aldı. Bize ne içeceğimizi sormadan çay söyledi. Ama bu arada, etraftaki tabaklarda bulunan kırıntılardan, bizden önceki gruba bisküit de ikram edildiğini anlamıştık. Bunun üzerine, grup liderimiz, tabii ki Süleyman Bey'in hoşgörüsüne güvenerek; ''Sayın Genel Başkanım, biliyorsunuz sizi çok severiz. Öl dediğiniz yerde ölürüz. Bizden önceki heyet ise aslında sizi sevmez. Dışarıya çıkınca arkanızdan konuşurlar. Bize çay ikram ettiniz; teşekkür ederiz. Ama onlara bizden daha çok değer veriyorsunuz ki, onlara çayın yanında bisküit de ikram etmişsiniz.'' diye sitem etti. Bunu gülerek dinleyen Süleyman Bey; ''Ben size bir fıkra anlatayım da size isterseniz çay da ikram ederim.'' dedi. Biz lütfen anlatın deyince şu fıkrayı anlattı:
- İngiltere'de kör bir adam sokakta eğitilmiş köpeği ile dolaşıyormuş. Köpek adamı trafikte yolun karşısına yeşil ışıkta geçirip kırmızı ışıkta durduruyormuş. Fakat köpeğin o gün aksiliği tutmuş ve adamı kırmızı ışıkta karşıya geçirmeye kalkmış. Bu arada da bir araba adama çarpıp yolun kenarına savurmuş. Herkes adamın başına toplanmış, kimisi ambulans çağıralım diyor, kimisi bir şeyin var mı diye soruyor, kimisi adama masaj yapıyormuş. Bütün bunlar olurken adam cebinden bisküit çıkararak köpeğe yedirmeye çalışıyormuş. Bunu gören insanlardan biri adama; ''Yahu bu köpek az kalsın seni öldürüyordu. Sen kalkmış bir de bu köpeği ödüllendiriyorsun!'' deyince; kör adam şöyle demiş; ''Ben bu köpeği becereceğim de, bir yerlerini karıştırmamak için bisküit veriyorum!'' Fıkra bitince heyetin lideri şöyle demiş; ''Mesajı aldık Sayın Genel Başkanım; sakın bize bisküit falan ikram etmeyin!'' İşte böyle bir adamdı rahmetli Süleyman Demirel. Şimdikiler ders alsın!
Türkeş Türk çocuğu, Ecevit halk çocuğu, Erbakan Müslüman çocuğu, biz o... çocuğu muyuz?
22 Kasım 2016 Salı
Yüzme pilmeyen
Temel aldi bir villa ,yapti önüne bir havuz icini su ile doldurdu.Bir tanede yanina
yaptirdi ici bos.Sorarlar ona habunu anladukda yayindaki bos olan cukurda nesidur?
Temel:
-Orda yüzme pilmeyenler yüzecek . :))
yaptirdi ici bos.Sorarlar ona habunu anladukda yayindaki bos olan cukurda nesidur?
Temel:
-Orda yüzme pilmeyenler yüzecek . :))
O BENİMKİDUR
Temel ve dedesi otele gitmişler. Otelde tek bir yatak boşmuş, dede torun birlikte yatmışlar. Gece yarısı dede Temel’i dürtmüş:
– “Temel bana karı bul!”
– “Dede sakin ol yat.” Biraz sonra dede ikinci defa:
– “Temel bana karı bul!”
– “Dede sakin ol yat”. Dede biraz sonra üçüncü defa:
– “Temel bana kar bul!” deyince en sonunda Temel isyan etmiş:
– “Dede tuttuğuna güveniyorsan o benimkidir.”
21 Kasım 2016 Pazartesi
Prova
Temel istanbula gelip bir otele yerlesir. gece yarisi uykusunun en tatli zamaninda yan taraftaki odadan müzik sesleri gelmektedir.Hiddetle yataktan kalkarak yan odaya girer. karsisinda 4 tane genç ellerinde müzik aletleri birseyler çalmaktadir.Temel sorar:-Hayrola çocuklar der gecenin bu yarise ne gürültüder.Cocuklardan biri cevap verir:-abi der biz yeni bir grup kurduk ve ilk ismize yarin bir barda çalarak baslayacagiz. onun için bu aksam prova yapiyor yarin ise galamiz var der.Temel çocukalara hak verir nede olsa gençler heveslerini kirmamak lazim der ve gider.Ertesi aksam yine yan odadan müzik sesleri gelir. Temel yataktan kalkip yan odaya gider ve sorar:-hayrola çocuklar ne oldu der. Müzisyen Cocuklar:-abi gala ertelendi bugün prova yarin gala derler.Temel tamam deyip odasina döner.Ertesi aksam yine müzik sesleri yan odadan yine ayni cevaplar bu durum 1-2 gün daha devam eder. 3 gün ise gecenin bir yarisi yine müzik sesleri baslar fakat bu sefer temel çocuklarin odasina gitmemistir.Bu sefer çocuklar merak eder temelin odasina giderler ve gördükleri manzara karsisinda sasirirlar. temel yatagin üstünde oturmus kendi kendini tatmin etmekte çoçuklar sorarlar temele hayrola abi bu halin nedir.Temel cevap verir.
-Bugün prova yarin hepinizin sülalesini der.
Evlat sevgisi :))
Temel birgün meyhanede dertli dertli içiyormus. Onu gören Dursun:- Ne bu hal, demis. Temel :- Bosver, demis. Dursun israr etmis,Temel dayanamamis ve baslamis anlatmaya:- Hani ben bir zaman Afrikaya gitmistim ayi avlamaya. Hatirladinmi Bayagi da uzun kalmistim hatirlarsan...devam etmis anlatmaya-Avlanmak için günlerce gezindim ve sonunda buldum avlayacak bi ayi ama tam ates edecekken tüfek bozuldu. Ben de kaçarken uçurumdan asagi düstüm..-Eeeee, demis Dursun, Sonra.- Hertarafim kan revan içinde komaya girmisim.Sonra ayi beni yuvasina götürdü.Yaralarimi yaladi, balla, sütle besledi beni, iyilestikten sonra da bana tecavuz etti aylarca...- Buna mi üzülüyorsun, takma kafani ya bak bu kadar zaman gecti. Çoluk çocuga karistin, mutlu bir hayatin var,demis Durmus. Temel :
- offfff,Bu da hayat mi be birader... O Afrikada ben burda...
- offfff,Bu da hayat mi be birader... O Afrikada ben burda...
Bardaklar
Temel her gece yatarken başucuna 2 tane bardak koyuyormuş.
Biri su dolu, diğeri boşmuş.
Bir gece, iki gece derken Temelin oda arkadaşı
Dursun dayanamayıp sormuş:
-Ula Temel, ne yapaysun , her gece her gece, habu bardaklarla?
-Akşamları uyandığımda bazen canım su istii, bazen de istemii...
Biri su dolu, diğeri boşmuş.
Bir gece, iki gece derken Temelin oda arkadaşı
Dursun dayanamayıp sormuş:
-Ula Temel, ne yapaysun , her gece her gece, habu bardaklarla?
-Akşamları uyandığımda bazen canım su istii, bazen de istemii...
Evlenecegum amma
Temele
-Hani sen güzel bir dulla evlenecektin, ne oldu ?diye sormuşlar.
- Kocasının ölmesinu pekleyrum, demiş.
-Hani sen güzel bir dulla evlenecektin, ne oldu ?diye sormuşlar.
- Kocasının ölmesinu pekleyrum, demiş.
Laz musun
Ingiltereye burs kazanip giden Temel Oxfortta okuyup Lordlar kamarasina girmis taninmamak icinde gördügü Türklere selam vermiyip selam da almiyormus...
Fakat hemsehrisinin biri Temel deki burnu görünce
"Bu kesun lazdur" demis ve pesine takilmis.
Yanasip sormus Temele;
"Kardasum sen laz musun?"
Temel den cit yok...
Adam yine sormus;
"Kardasum Laz musun?"
Temel yine bakmamis adama.Adam israrla takip
edip devamli
"Kardasum laz musun"
Diye sorunca Temel adama dönüp söyle demis;
"Inciluzum ,Inciluz..."
Ibnelik testi
Ibneler hamama giderler. Etrafta da pek kimse yoktur. Neyse eglenmeye baslarlar. Oynasirlar masaj falan derken iyice rahatlayinca osurmaya baslarlar.Birisi osurur
-ZOOORTTT!.,
Ikincisi devam eder,
-Z AAAAAAAAAAAART!..,
Üçüncüsü bunun altinda kalir mi?
-ZOOOOOOOOOOOOOOOOOOORT!.
Kenarda duran genç ibne de kendini tutamaz ve osurur.
-ZIRT!.
Bunun uzerine diger üçü bagirmaya baslarlar:
-BAKIRE, BAKIRE, BAKIRE!!
Gercek neyse o dur
iki genç birbirlerini severler ve evlenmeye karar verirler ve kızın evine istemeye giderler.
Cikolatalar yenir , kahveler içilir isteme olayına geçilir.
Oğlanın babası başlar
- "Allahın emri Peygamberin kavli ile bizim oğlan ,sizin kızı mikecek" der
Tabi kız tarafı küplere biner,
-Terbiyesiz herif falan.... vermez kızı o gün oğlan tarafı evine gider.Araya girenler:
-Yav böyle kiz istenmez ,biraz uslubune göre söylenmesi gerekir,derler.
Yine aracıların sayesinde tekrar kız istemeye giderler.
Oğlanın babası bu sefer
- "Allahın emri ile Peygamberin kavli ile bizim oğlana sizin
kızı istiyoruz" der ve
Kızın babasıda
"Verdik" der.
Oğlanın babası siritarak devam eder,
- "eee şimdi mikmeyecek mi!"
ekran koruyucusu
Bir tane bilgisayarı bulan adam varmış;adam bir gün ölmüş cennetle -cehenmenin kapılarının önündeymiş .Zebani sormus:
-Siz insanlik icin büyük icat yaptiniz.Nereye gitmek istiyorsunuz?
Adam cennetin kapısına bakmış "yemyeşil
kuşlar böcekler varmış" cehenneme bakmış "bikinili kızları" görmüş sonra melek gelmiş demişki
-Karar verdiniz,herhalde cennete gidiyorsun, Adamda;
-ben cennete değil cehenneme gitmek istiyorum demiş. Sonra cehenneme gitmiş ve cayir,cayir yanarken kafasini uzatmis `
-Hani burdaki bikinili kızlar ?` demiş . Zebani;
- ooooomu ekran koruyucusuydu demiş.hehehehee
-Siz insanlik icin büyük icat yaptiniz.Nereye gitmek istiyorsunuz?
Adam cennetin kapısına bakmış "yemyeşil
kuşlar böcekler varmış" cehenneme bakmış "bikinili kızları" görmüş sonra melek gelmiş demişki
-Karar verdiniz,herhalde cennete gidiyorsun, Adamda;
-ben cennete değil cehenneme gitmek istiyorum demiş. Sonra cehenneme gitmiş ve cayir,cayir yanarken kafasini uzatmis `
-Hani burdaki bikinili kızlar ?` demiş . Zebani;
- ooooomu ekran koruyucusuydu demiş.hehehehee
6 Kasım 2016 Pazar
Çiçek suluyordum
Müjdat Gezen: Bu anlattıklarımızı zaten ilk kez paylaştık ama bir şey daha var: Yıllar önce ‘Yedi Kocalı Hürmüz’ oynuyoruz. Kamer Genç, o dönem çapkınlık yaparken yakalanıyor ve gazetecilerin
“Neredeydiniz” sorusuna
“Çiçek suluyordum” diyor. O sırada Ayşen’le Ateşböceği Ercan karı-kocayı oynuyorlar.
Ayşen oyunda kocasına
“Neredesin” diye soruyor, Ercan da doğaçlama olarak
“Çiçek sulamaya gittim” diye cevap veriyor. Ortalık yıkılıyor. Ayşen buna cevap veremedi ya, uykuları kaçıyor. Ertesi gün Ercan yine
“Çiçek suluyordum” deyince Ayşen lafı yapıştırıyor:
“Sen önce evdeki çiçekleri sula! Ayrıca sen çiçek sulayamazsın çünkü hortumun kısa.” Ayşen bu kadar güçlü bir oyuncu işte...
“Neredeydiniz” sorusuna
“Çiçek suluyordum” diyor. O sırada Ayşen’le Ateşböceği Ercan karı-kocayı oynuyorlar.
Ayşen oyunda kocasına
“Neredesin” diye soruyor, Ercan da doğaçlama olarak
“Çiçek sulamaya gittim” diye cevap veriyor. Ortalık yıkılıyor. Ayşen buna cevap veremedi ya, uykuları kaçıyor. Ertesi gün Ercan yine
“Çiçek suluyordum” deyince Ayşen lafı yapıştırıyor:
“Sen önce evdeki çiçekleri sula! Ayrıca sen çiçek sulayamazsın çünkü hortumun kısa.” Ayşen bu kadar güçlü bir oyuncu işte...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)