31 Ekim 2014 Cuma

MUM



Hoca ahbaplarıyla sohbet ederken evinin ne kadar güneş
gördüğünden, hiç soba kullanmadığından bahsediyordu.
Arkadaşları onun bu soğukta anlattıklarına inanmadılar.
Hocayla takıştılar:
- Hocam, söylemesi kolay! Hele sen sabaha kadar köy
meydanında kalda görelim. Dayanırsan sana mükellef bir
ziyafet sofrası bizden, yok vazgeçersen bize bir akşam
yemeği senden. Hoca, kendine toz kondurmak istemez ve
öyle olsun der. Sabaha kadar köy meydanında buz keser ama
bozuntuya vermez. Sabah ahbaplarına:
- Ziyafet hazırlıklarına başlayın bakalım, der.
Adamlardan biri karşı çıkar:
- Hoca, Hoca! Yok öyle yağma! Sen bizim evin penceresindeki
mumdan istifade ısındın galiba… Hoca, her ne kadar olmaz
öyle şey; senin evin meydanın öbür ucunda dediyse de
kimseyi ikna edememiş. Oldu bittiye getirip akşam Hoca’nın
evine doluşmuşlar. Hoca da ne yapsın, geçmiş mutfağa…
Bekle bekle Hoca’dan ses yok. Bir de bakmışlar ki Hoca;
kocaman kazanın altına bir mum yakmış, elinde kepçe
karıştırıp duruyor. Misafirler:
- İlahi Hoca, bu koca kazanı o mumla nasıl kaynatacaksın,
sen bizi açlıktan öldürmek mi istiyorsun?
Hoca:
- Eee! Ben meydanın öbür ucundan mumla ısınıyorum da
şuracıkta bu kazan kaynamaz mı canım!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder