–"Bak beyefendi!" demiş, evin hemen önünde tren yolu var. Buradan her tren geçişinde, trenin yarattığı sarsıntıyla dolabın kapağı açıksa kilitleniyor, kilitliyse açılıyor! Biz bu işten hiçbir şey anlayamadık."
–"Nesi var ki?" demiş usta, kilidi incelemeye başlamış.
Sağından bakmış, solundan bakmış; uzaktan, yakından bakmış; açmış, kapatmış, bir şey anlayamamış:
–"Bir de içerden bakayım." diyerek dolabın içine girip, kapağı çekmiş. Aksilik bu ya, tam o anda bir tren geçmesin mi? Adam içerde kilitli kalmış! Usta içerden, kadın dışarıdan ne kadar uğraştılarsa da kapağı açamamış ve çaresiz bir tren daha geçinceye kadar beklemeye karar vermişler.
Aksilik bununla kalsa yine iyi; bir de kadının kocası çıkagelmesin mi? Karısının yatak odasında dolabın önünde olduğunu, dolabın içinden de bazı sesler geldiğini anlayınca küplere binmiş. İki tekmede dolabın kapağını kırıp, ustayı görünce tamamen çılgına dönmüş, bağırmaya başlamış:
–"Ulan soysuz!" demiş, "Ne işin var lan senin burada?"
Usta korkudan tir tir titriyormuş; perişan bir vaziyette kekelemiş:
–"Ş.. şey, şey beyefendi..." demiş, "N.. ne desem ki? Ş.. şimdi size «B.. burada tren bekliyorum!» desem inanır mısınız?"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder